Altın için İki Kritik Senaryo

16 Şubat 2016

Altın için İki Kritik Senaryo

 Dünya piyasasındaki belirsizlik nedeniyle altına olan yönelişin artması altın fiyatlarının yükselmesine neden oldu. Altının gram fiyatı da tavan yaparak tüm zamanların rekorunu kırdı ve 117 lirayı buldu. Ayrıca çeyrek altının fiyatı 1,5 ayda 23 lira artarak 195 liraya kadar yükseldi. Peki altın fiyatlarındaki bu yükseliş devam edecek mi? Doların seyri nasıl olacak? Petrol fiyatlarındaki düşüş sürecek mi? Piyasalar bu günlerde bu sorulara cevap arıyor…

İntegral Menkul Değerler Araştırma Depertmanı’ndan Beste Naz Köksal ekonominin seyrine dairStar.com.tr’ye önemli açıklamalar  yaptı.

Beste Naz Köksal altın fiyatlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede; ‘Dünya finansal piyasalarının şu anda geçirdiği zor dönemlerin atlatılmasıyla altın gözde olmaktan çıkacak ve düşüşüşe geçecek. Diğer bir senaryo ise sıkıntıların daha da büyüyüp, bir krize dönüşmesi. Böyle bir durumda ons altın ve külçe altın artışa devam edecektir.’ dedi.

Türkiye’de 4 sene boyunca seçim yaşanmayacak olması ve AK Parti Hükümetinin ekonomi odaklı reformlara odaklanması nedeniyle Türkiye ekonomisinin 2016 yılında rahat bir yıl geçireceğini belirten Köksal; ‘Küresel ekonomiler büyüme rakamları ile savaşırken, ben Türkiye’nin 2016 yılı içinde büyüme rakamını %3.5 seviyelerinden %4.0-%4.5 aralığına taşıyacağını düşünüyorum.’ dedi.  

Düşen petrol fiyatlarını değerlendiren Beste Naz Köksal petrol fiyatları içinde kalıcı bir yükselişin beklenmediği söyledi.

İşte ekonomi dünyasına dair çarpıcı analizler…

2016 yılının ilk ayı geride kalırken Şubat ayı ile birlikte piyasaların genel seyrini değerlendirir misiniz?

Piyasalar geneli 2016 yılına iyi başlamazken, şimdiden 2015 yılını aratmaya başladı. Dünya’nın önde gelen ekonomileri büyüme korkusuyla faizlere ve paralarının değerlerine etkide bulunurken, yaşanan çalkantıda küçük yatırımcılarda yön arayışında. Altın iç ve dış piyasada yatırımcıların güvenli limanı olurken, Borsa İstanbul’daki seyirler de tüm bu dalgalanmalar karşısında 70bin seviyesinde uzun bir süre tutunmayı başardı. Ancak piyasalardaki tehlike geçmiş değil özellikle küresel ekonomilerin içeriye negatif etki ettiği bir döneme girmiş bulunuyoruz.

KÜRSEL EKONOMİLER BÜYÜME RAKAMLARI İLE SAVAŞIRKEN TÜRKİYE’NİN BÜYÜME ORANI %4.5’A KADAR ÇIKABİLİR

Türkiye ekonomisinin genel seyrini nasıl buluyorsunuz?

2016 yılı Türkiye açısından daha iyi performans sergileyebileceği bir yıl olacağını düşünüyorum. Bunun nedenlerinden en önemlisi 4 sene boyunca seçim yaşanmayacak olması ve Ak Parti Hükümetinin ekonomi odaklı reformlara odaklanması oldu. Bu nedenle 2016 yılı reform dolu bir sene olacağı şimdiden anlaşılıyor. Reformların başarı ile gerçekleştirilmesi ve kamu-özel kuruluşların sağlamlaştırılması ekonomide bu yıl kredi derecelendirme kuruluşları bakımından görünüm revizesine sebep olabilir. Küresel ekonomiler büyüme rakamları ile savaşırken, ben Türkiye’nin 2016 yılı içinde büyüme rakamını %3.5 seviyelerinden %4.0-%4.5 aralığına taşıyacağını düşünüyorum.

Türkiye’de kısa süreli belirsizliklerin ( seçim dönemi, 17-25 Aralık darbe girişimleri – Gezi süreci …) doların yükselmesine sebep olduğu belirtiliyor. Doların küresel yükselişinin (FED’in faiz beklentileri nedeniyle) Türkiye’ye etkisi ne oldu?

17-25 Aralık süreci iç piyasada Doların seyrine olumsuz etkisi bulundu fakat kamuoyu nezdinde seçim sonuçları ile beraber çözülen bu durum, siyasi belirsizliklerin sonlanmasına neden oldu. Artık Dolar üzerinde hüküm süren etkinin FED ve Avrupa-Çin ekonomilerindeki sarsıntıdan dolayı kaynaklanan belirsizliklerin olduğunu görüyoruz.

Dolarda yaşanan yükselişin Türkiye’ye bazı olumlu etkilerinin yanı sıra birçok olumsuz etkisi var. Önce olumlu etkisinden başlayacak olursak, Lira’nın değer düşüklüğü ihracat gelirlerini artırıyor ve büyüme içindeki ihracatın payını yükseltiyor. Fakat olumsuz yanlarına baktığımızda Türkiye ana mal ve ara mal ithalatı yaptığı için dövizdeki artış üretim maliyetlerini artıyor. Petrol fiyatında düşüş görülse de dolar ile kişi başına düşen gelir dolar bazında daralıyor. Cari açığın etkisinden kaynaklı içeride yaşanan döviz likidite ihtiyacı daha maliyetli duruma geliyor.

 İki yılı aşkın süredir FED’in faiz artıracağı sinyalleri piyasayı epey oyaladı. Aralık’ta ilk artırım gerçekleşti. Ancak daha sonra piyasaların havası değişti gibi. FED devam edecek mi? Vazgeçme ihtimali var mı?

ABD Merkez Bankası(FED) istihdama odaklı şekilde para politikalarını sürdürüyor. Başkan J.Yellen kongre sunumunda istikrarlı istihdam piyasası ve artış gösteren ücretlerden memnuniyetini dile getirdi. FED, 2016 yılı para politikasını çizerken, kademeli faiz artırımlarına devam edeceğini vurguladı ama Çin, Japonya ve AB’nin durumu pek parlak olmayınca, sene başında konuşulan 4 kez faiz artışı ihtimalleri de azaldı. Beklentim FED’in 2 kez 25 baz puan faiz artırarak seneyi %0.75 politika faiziyle tamamlaması yönünde. bunun anlamı FED yoluna devam edecek ancak agresif olmayacak.

FED’in faiz artırması piyasayı nasıl etkiledi? Beklenen fırtına kopmadı gibi? Bu neden kaynaklanıyor? Piyasalar aslında faiz artırımı söylentileri sırasında bunu fiyatlamış mıydı?

FED 2015 yılı içerisinde faiz artırımlarına başlayacağını her defasında belirtince, yatırımcılar da eninde sonunda faiz artışı gerçekleşene kadar bu durumu fiyatladı. Her zaman böyledir aslında beklentiler gerçekleşinceye kadar fiyatlanır, gerçekleştikten sonra da normale döner. Bu normale dönüş çoğu zaman alınan primin geri verilmesi anlamına da geliyor.

ALTIN İÇİN İKİ KRİTİK SENERYO

Ocak ayında en fazla reel getiri külçe altından elde edildi. Yıllık olarak ise en çok dolar kazandırdı. 2016 yılı için uzun vadede düşünürsek bu yıl hangi yatırım aracına yatıranlar karlı çıkar?

Dünya finansal piyasalarının şuanda geçirdiği zor dönemlerin atlatılmasıyla Altın gözde olmaktan çıkacak ve düşüşüne kaldığı yerden devam edecektir. Altın düşüşünün Dolar getirisine faydası olduğunu biliyoruz. Aynı zamanda iyi senaryoya göre sıkıntılı finansal koşulların da atlatılması Borsa İstanbul’a da yarayacaktır. Bu nedenle iyi senaryoda Endeks getirisi ön plana çıkabilir.

Diğer bir senaryo ise sıkıntıların daha da büyüyüp, bir krize dönüşmesi. Böyle bir durumda Ons Altın ve külçe altın artışa devam edebileceği gibi, Dolar/TL’nin de artış yaşamasını sağlayabilir. Türk yatırımcısı kriz zamanlarında Doları güvenli liman olarak talep eder. Kötü senaryoda fiziki altın gözde yatırım aracı olmayı sürdürebilir.

Altının ons fiyatı, dün küresel ekonominin durumuna ilişkin endişelerin güvenli liman talebini artırmasıyla son bir yılın en yüksek seviyesini gördü. Altının bundan sonraki seyri ne olur?

Ons Altın 2015 yılında 1046$ seviyesini görmesinin ardından düşük fiyat, yeni talep oluştururken, fiziki altın piyasasında hareketlenme yarattı. Merkez Bankalarının altın alımları, yatırımcının güvenli liman talebi derken, talebe bağlı spekülatif yükseliş görmediğimiz Altında 1250$ sonrası destekli bir yükseliş olmayabilir. Mevcut seviyelerden sonra Ons Altında dönüş riski artacağından, güvenilir bir liman olmaktan çıkıp, spekülatif bir yatırım aracına dönüşebilir. Ons Altında finans piyasalarına yönelik risklerin devamı gelmeye devam ettikçe bir miktar daha yükseliş ön görüyoruz. Fakat diğer metallerin özellikle sanayi metallerinin Ons Altınla beraber bu yükselişe eşlik etmemesi nedeniyle yükseliş daha yavaş olacaktır ve kalıcı olmayacaktır. Dolayısıyla Altın senenin başında yakaladığı bu yükseliş trendini sene sonuna taşıyamayabilir ve tekrardan 1100$ seviyelerine geri dönüş yapabilir.

DOLAR 2.50’NİN ALTINA DÜŞMEZ

Dolar – TL kuru nasıl olur? 2.50’leri görür müyüz? Yoksa 3’ün üzerine mi çıkar yeniden? Doların bundan sonraki seyri nasıl olur?

Yatırımcılar şunu bilmelidirler ki Dolar/TL 2.50 seviyesini görmesi oldukça zor görünüyor. Bu nedenle Doların 2.80TL’nin altına gerilemesi her zaman ileriye yönelik alım için fırsat olarak görülüyor. Bu süreçten sonra 2.70 seviyesinin üzerinde kalıcılık sağlayan Dolar, sene içerisinde yine zirve arayışı içerisinde olabilir ve 3.10-3.15TL seviyeleri test edilebilir. Yatırımcı gözüyle baktığımızda da Dolar’ın her zaman bir cazibesinin olduğunu, özellikle Dünya’da bol para döneminin bitmesinin ardından Dolar’ın her zaman yükseliş şansı taşıdığını düşünüyorum.

RUSYA EKONOMİSİ 2016 YILINDA PEK PARLAK GÖRÜNMÜYOR

Rusya’da ekonomik kriz şartlarında sosyal hoşnutsuzlukların arttığı ortaya çıktı. Rusya’da Yüksek Ekonomi Okulu raporunda, ”Halkın sabrı en fazla 1,5 yıl daha yeter, daha sonra kitlesel gösteriler başlayabilir” uyarısı yapıldı. Rusya ekonomisi için 2016 yılı neler getirecek?

Rus ekonomisi, yeraltı zenginliklerine bağlı olarak ham madde ihracatına dayanıyor ve ekonomik gelirlerinin büyük bir kısmı buradan sağlanıyor. Rusya 2014 yılında Türkiye’ye çoğunluğu enerji olmak üzere 18.6 milyar Dolar net ihracat yaptı. Rusya’nın uyguladığı yaptırımlar sonrasında ihracatının %70-%80 oranında düşeceği bekleniyor. Türkiye-Rusya arasında var olan doğalgaz anlaşması halen daha devam ediyor, iptal edilmesi durumunda Türkiye hukuki haklarına başvuracaktır. Ancak Rusya’nın yaş meyve-sebze ithalatı yapacağı en yakın coğrafya Türkiye idi. Bu durumda içerideki gıda fiyatlarının artması Rus halkına fazlasıyla zarar verebilir. Rusya’da Yüksek Ekonomi Okulu raporunda, ”Halkın sabrı en fazla 1,5 yıl daha yeter, daha sonra kitlesel gösteriler başlayabilir” uyarısı yapıldı. Rusya ekonomisi 2016 yılında pek parlak görünmüyor.

Size göre dünya genelinde bir kriz belirtisi veren ya da ekonomik gidişi nedeniyle tehlike çanları çalan ülke var mı?

Kriz belirtisi olarak Asya ekonomilerinde turuncu bir alarm var. Japonya ilk kez negatif faize geçiş yaptı ki bu finansal sistemde bankaların kar marjlarını etkileyen ve sermayenin ülke dışına çıkmasını tetikleyen bir durum. İkinci olarak ise Çin büyüme endişeleri ile para birimi renminbi sert müdahalelerde bulunarak devalüasyon yaptı. Endonezya ekonomisi yavaşlama sinyalleri verirken aynı zamanda ham madde üreten ülkeler petrol fiyatları nedeniyle ekonomilerinde gelir kısıtına düştüler. Bu saydıklarımız elbette yalnızca Asya için. Avrupa Bölgesi ise beklenilen toparlanmayı bir türlü gösteremedi ve ulaşmak istedikleri enflasyonun hedefinin henüz yarısını bile tutturamadı.

Yunanistan’daki kriz devam ediyor. Borsa son 26 yılın en düşük seviyesini gördü. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz bu durum Avrupa’ya etkiler mi?

Yunanistan, elinden geldiğince içinde bulunduğu krizden çıkmak istiyor. Başbakan Tsipras Yunanistan’ı bulunduğu durumdan çıkartabilmek adına Almanya ve Fransa ile anlaşmaya varmış olsa da elbette bu uzun ve zorlu bir süreç olacak. Yunanistan’da işlerin kötüye gitmesi Avrupa’yı etkileyebilir ama Avrupa’nın içinde bulunduğu durum Yunanistan’ın toparlanmasını geciktirebilir. Yunanistan krizi artık tavuk-yumurta hikâyesine dönmeye başladı.

PETROLÜN KALICI YÜKSELİŞE GEÇMESİ ÖN GÖRÜLEMEZ

Petrol fiyatlarındaki düşüş devam eder mi? Neden sürekli düşme trendi içinde?

Petrol fiyatlarındaki en büyük sıkıntı, Dünya’da  tüketim alışkanlıklarının gerilemesi ve stoklarda petrol birikmesi oldu. Talebin düşmesinden kaynaklı fabrikaların daralan siparişleri üretim miktarlarına da yansıdı. Şubat ayında petrol fiyatları üzerine hem Uluslararası Enerji Ajansı(IEA), hem ABD Enerji Bakanlığı hem de Petrol İhraç Eden Ülkeler Birliği (OPEC)’nden rapor yayınlandı.

Petrol fiyatlarının erimesinin en önemli nedeni, ülkelerin büyüme rakamlarının talebe bağlı olarak düşüş göstermesi ve bunun sonucunda fabrikaların daralan siparişlerinin sonucu eskisi kadar yüksek montanda üretim yapamaması oldu. Talep cephesi daralırken, diğer yandan petrol üreten ülkeler pastadaki payını kaptırmamak amacıyla arz kısıtına gitmezken, yer yüzünde tüm zamanların en yüksek seviyesinde stok miktarı oluştu. Stoklar bir yandan artarken, diğer yandan da ABD içeride üretip, tükettiği petrolü ihraç etmeye başlayınca petrol epey bir değer kaybetti. Petrolün tekrardan yükselişe geçebilmesi için Çin, Avrupa, Japonya ve ABD gibi üretici ülkelerin tekrardan büyümede atağa geçmeleri gerekiyor. Bu olasılık kısa vadede çözülebilecek bir sorun olmadığı gibi, uzun bir vade gerektiriyor.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Ocak ayında günlük 280 bin varil artan OPEC üretimine dikkat çekerken, OPEC ve OPEC dışı ülkeler arasında arz kısıtına gitme yönündeki görüşme olasılığının düşük olduğunu belirtiyor. Ayrıca IEA, 2016 yılında talep artış beklentisini de günlük 1,2 milyon varil olarak açıkladı. ABD Enerji Bakanlığı ise kısa vadeli enerji görünüm raporunda 2016 yılı WTI petrol fiyat tahminini 38,54$ seviyesinden 37,59$’a çekti. Benzer şekilde OPEC petrolüne olan talep artış beklentisinin de günlük 4 bin varil azaltılarak 31.61 milyon varile azaltıldığı belirtildi. Tüm bu etkenler, uluslararası kurumların 2016 yılı için talep beklentilerini kıstığı görülüyor. Böyle bir durumda Petrolün kalıcı yükselişe geçmesi ön görülemez.

Star Gazetesi

Anahtar Kelimeler:
, , ,