“Bölge halkını savaşın aracı yapmak istiyorlar…”

23 Ağustos 2016

"Bölge halkını savaşın aracı yapmak istiyorlar..."

BÖLGEDEKİ KİTLELERİ ÖRGÜTLÜYORLAR

Gaziantep Türk Kürt Arap nüfusun kesiştiği, Alevi nüfusun da yoğun olarak yaşadığı bir yer.

Bu nüfuslar buraya yerleşirken devlet tarafından yeterince sahiplenme yaşamadıklarından gettolaşmışlar. Ve süreç içerisinde örgütün doğal insan kaynağına dönüşmüşler.

Şimdi aynı tehlike Suriyeliler için baş gösteriyor. Bu da tüm yabancı güçlerin iştahını kabartıyor.

Gaziantep sanayisiyle, kültürüyle gelişen, büyüyen bir şehir. Buraya takoz koyarsak diye planlar yapılıyor.

Şehrin siyasal yaşamı için bir katılıma dönüştürülmesi gereken Türk, Kürt, Alevi  unsurlar siyasal alana çekilemedi. İçten içe eski kavgalarını bir şekilde canlı tuttular.  

Şehrin varoşlarında olan bir kısım merdiven altı gruplar da yeterince temas edilmediği için IŞİD gibi tekfirci yapılara kaydılar.

Şu an bölgedeki Suriye’den gelen Kürtleri PYD / PKK ikilisi, Alevileri muhaberat, Arapları IŞİD, Ermeni ve Hristiyanları da Batılılar örgütlemeye başladı. Her grup kendi arasında gettolaşmaya başladı.

BÖLGEDE SEKSENİ AŞKIN ÜLKENİN OFİSİ VAR

Gaziantep’te sekseni aşkın ülkenin STK eliyle kurulmuş ofisi var. Bunlar buraya çorba dağıtmaya gelmediler. Bunlar aynı elin farklı parmakları olarak çalışıyorlar.

Bir çoğu ülkelerinin istihbarat örgütü olarak çalışıyor. Suriyelileri çalıştırıyor görünüyorlar. Kalifiye Suriyelileri alıp Avrupa’ya götürüyorlar. Mezattan kurbanlık seçer gibi otellerde adam seçiyorlar.

Bu konu ciddi bir noktadadır. Bunun mücadelesini veriyoruz. Sesimizi duyurma gayreti içerisindeyiz. Bakın aylar önce dile getirdiklerimiz bugün ortaya çıkıyor. Günü kurtarma siyasetinden uzaklaşıp, bölge için realist bir siyaset gütmemiz gerek.

YENİ ADIMLAR ATMALIYIZ

Sürecin arkasından gidiliyor. Sürecin önüne geçecek bir dış bakış, yeni bir oyun düzeni kurmaya yönelik adımlar atmalıyız. Basına konuşmaktan bir adım öteye geçemedik henüz. Bu süreci, basına sürekli demeçler vererek nasıl aşabiliriz? Aşabilir miyiz?

Bu işi dert edinenlerin günlük siyasi kaygılardan arınmış bir şekilde bir araya gelmesi ve bölgenin gerçekleri üzerinden konuşması lazım.

YENİ TÜRKİYE SADECE SİYASİ AKLIN DEĞİL SİVİL AKLIN DA ESERİ OLMALI

Devlet bu bölgede, Yeni Türkiye’yi inşa ederken bütün aklî unsurlarıyla birlikte hareket etmek durumunda. Siyasal, sivil, sosyal, akademik unsurlar tam bir koordine içinde, kurucu bir akıl ile hareket etmek durumunda.

Günü kurtarmaya çalışan, söylemsel bir akıl ile hareket ettiğimizde, bırakın yeni bir inşayı, bölgedeki süreci bir adım ileriye götüremeyiz.

Şu anda yeni bir ülke, yeni bir devlet doğuyor. Devleti yaşatacak yan unsurlar var. Bütün bu unsurları dikkate alarak devletin eskisinden daha güçlü şekilde hayata tutunmasını sağlamalıyız. Yaşatmak istemeyenlere karşı ancak gerçekçi bir ortak akıl ile karşı konulabilir.

BÜROKRASİYİ KİFAYETSİZ ZİHİNLERDEN ARINDIRMAMIZ GEREKİYOR

İlk başından beri diyoruz ki; bu yaşananlar, emperyalist başkentlerin doğrudan Türkiye’ye karşı giriştiği bir işgal hareketidir. Karşılarında Dünya’nın her yerinde onların işgallerinde, sömürülerine direnen, yüzlerine çarpan bir Türkiye var. Bundan korkuyorlar ki çeşitli maşalarla saldırmaktalar bugün.

Eğer bu işgal hareketini “gerçek manada göremeyip, ciddi anlamda dert edinemiyorsanız, geleceğini öngöremiyorsanız”, meseleyi yanlış bir zemine oturtuyorsunuz demektir.

İdrak sorunlarımızı aşmamış gerekiyor. İdrak sorunu yaşayan bürokrasimizi kifayetsiz bir kısım zihinlerden arındırmamız gerekiyor.

BU SORUNU ALGILAR ÜZERİNDEN ÇÖZEMEYİZ

100 yılı aşkın geçmişi olan bir sorunu, algılar üzerinden çözemeyeceğimiz gibi, birilerinin oluşturduğu algılar üzerinden refleks de geliştiremeyiz.

Bu yaşadığımız sorunları tetikleyen, besleyen, yöneten yıkıcı akıldan daha üst bir kurucu akıl oluşturmalıyız. Bunun yolu da, bölgede bunun derdinde olanlarla bir araya gelmektir. Oturup, bölgeyi yeniden tarihi arka planıyla birlikte ele almak ve heyecanı yitirmeden yeniden inşa etmek gerekiyor.

Önümüzdeki süreçte biz bunu başaramazsak, bu yıkıcı aklın bölgedeki saldırılarının şiddetini artırması da kaçınılmaz.

FAY HATLARINI BİZDEN DAHA İYİ BİLİYORLAR

Son saldırı çok profesyonelce planlanmış. Alevilerin, Kürtlerin, Türkmenlerin ve uç radikal grupların yaşadığı bir bölgenin tam ortasında patlattılar. Fay hatlarını tetikleyecek şeyleri iyi biliyorlar.

Bölgede PKK imajını kaybetmişti. Son yaşananlarla ve bölge halkına yaşattıklarıyla birlikte, halk nezdindeki imajını kaybetmeye başlamıştı. Bu saldırı PKK için bir motivasyona dönüşecek.

BÖLGEDEKİ HALK KİTLELERİNİ SAVAŞIN ARACI YAPMAK İSTİYORLAR

Bu yaşananlar ortak bir planın eseri. Bu planların kurucularına göre, her kalabalık ortam, potansiyel bir savaş alanı.

Görünen o ki, emniyetten, askerden, silahlı güçlerden ziyade, bölgedeki halk kitlelerini bu savaşın bir aracı haline getirmek istiyorlar.

DEVLETİNE SAHİP ÇIKAN BU HALKI CİDDİ ANLAMDA SAHİPLENMEK GEREKİYOR

Bölge halkı 15 Temmuz’da hiç tereddütsüz bir biçimde devrime katıldı, Cumhurbaşkanının yanında yer aldı. Şimdi 15 Temmuz kadar 15 Temmuz sonrasını da konuşup, dert edersek Yeni Türkiye’yi sağlam temeller üzerine kurabiliriz.

Meydanlara çıkan insanların, o sosyolojinin bir paradigmaya, stratejiye dönüştürülerek, Yeni Türkiye’nin iradesi sayacak, sahibi kılacak çalışmalara ihtiyaç var.

Bölge halkının tedirginliklerini yok edecek şekilde HDP dışındaki Kürt aktörlerin ihmal edilmemesi gerekiyor.