“Umut ve Kaygı Arasında Gelecek”

25 Nisan 2017

22-23 Nisan tarihlerinde yapılan kampa Adana, Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Hatay, Hakkâri, İskenderun, Kahramanmaraş, Kilis, Mardin, Mersin, Osmaniye ve Şanlıurfa’dan 400 öğrenci katıldı. 

Bülbülzade Vakfı Davut Özgül Konferans Salonunda yapılan kampa Anadolu Öğrenci Birliği Başkanı Abdulvahit Yücel, bölge sorumluları, eğitimciler ve davetliler katıldı. AÖB Öğrencilerinden Talha Kaplan’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda daha sonra selamlama konuşmaları yapıldı. 

Erkek öğrenciler adına selamlama konuşmasını yapmak üzere ilk olarak Huzeyfe Akaslan kürsüye geldi. Akaslan, konuşmasında Aliya İzzetbegoviç’in bir sözünü hatırlatarak kabile ve ulusun dar kalplarından kurtulmak için Müslüman olarak düşünmek gerektiğini belirtti.  Kız öğrenciler adına ise Şehadet Gerçek kürsüye geldi. Gerçek, vakfımızı, mekânlarımızı değerli kılan birlikte geçirdiğimiz zamanlar ve ağırladığımız misafirlerdir dedi.

Son olarak kürsüye gelen Anadolu Öğrenci Birliği Başkanı Abdulvahit Yücel selamlama konuşmasında; “Geleceğimiz için birlikte mücadele veriyorsak ancak o zaman mesafe alabiliriz ve yaptığımız işler anlam kazanır. Hz. Peygamberin yanında yer alan İslam davasın güçlenmesinde üstlendikleri misyonu yerine getiren gençleri hepimiz biliyoruz. İslami tebliği, kula kulluktan Allah’a kulluk yürüyüşüne Mekke dışına taşıyan Musab bin Umeyr 20’li yaşlardaydı. Hz. Peygamberin yanında yer alanlar hep genç insanlardı. Bizans’ın, Sasani’nin yer aldığı dünyada Mekke’nin hiçbir önemi yoktu. Hiçbir politik, stratejik bir hikâyesi yoktu. İşte o bölgede Hz. Peygamber insanlığa umut bir sistem çıkardı. Bugün de insanlık tüketim köleliğinin prangaları altında eziliyor ya da emperyalizmin kurşunları, bombaları altında eziliyor. İnsanlık hakikaten çok zor durumda. İşte insanlığın umudu sizlersiniz. Gerçekten buna inanmanız lazım. Dünyanın gidişatına dur diyecek benim demeniz lazım” dedi.

 “COĞRAFYANIN ŞİDDET SORUNU” 

Kampın ilk oturumu “Coğrafyanın Şiddet Sorunu” başlığı ile yapıldı. Oturumun moderatörlüğünü Ayşegül Günaslan yaparken, Ümit Aktaş “Şiddet dışı Direniş”, Mehmet Ulukütük ise “İdeal Toplum Arayışında Yöntem Sorunları” başlıklı sunumlarını gerçekleştirdiler.

Araştırmacı yazar Ümit Aktaş sunumunda şu hususlara değindi; “Arkada bıraktığımız yüzyıl, dünyanın en şiddet dolu yüzyılı idi. 20. YY’da iki önemli dünya savaşı yaşadık. Günümüzde de örtülü bir üçüncü dünya savaşı yaşanmakta. Bu savaşlarda 100 milyona yakın insan katledildi. Bu sayısal olarak dünya tarihindeki bütün savaşlarda öldürülenlerden daha fazla. Ama bunun da ötesinde en insanlık dışı katliamlar da yine bu yüzyılda işlendi. Dolayısıyla şiddet bu çağın gerçeği. Siyasal mücadelelerimiz, kendimizi yetiştirme çabalarımız, bir takım rehabilitasyon çabalarımız, cehdimiz vs. Sorun aslında şiddeti büsbütün ortadan kaldırmak sorunu değil. Şiddeti sınırlamak ve silahsızlandırmak. Şiddetin problemli tarafı silahlanması. Hem de çok ölümcül, asimetrik silahlarla silahlanılması. Şiddeti büsbütün ortadan kaldırmaya çalışsak dünyayı değiştirme çabalarımız da yolunda gitmez.” dedi.

Doç. Dr. Mehmet Ulukütük ise sunumda şu ifadelere yer verdi; “İdeal dediğimiz şey batıdaki ütopya gibi bir şey değildir. Ütopya olmayan yer anlamında hayali bir duruma işaret eder. İdeal zaman ve mekân içersinde yapılabilir bir durumu işaret eder. Dolayısıyla da hayatın zaman ve mekan formlarından bağımsız ve kopuk bir biçimde, hayal aleminde veya metafizik alemin fizikle bağını kestiği bir düzlemde bunları tefekkür etmez. İdeal yaşanılan bir duruma işaret eder, hayata eyleme işaret eder. Toplum dediğimiz unsur ise bir sürü veya bir kalabalık veya insanların sayılarının matematiksel toplamından ibaret değildir. Bir kolektif rol taşıyan ümmet şuuru etrafından bir bilinç ve anlam kazanmış bir topluluğa işaret eder. Bu topluluk ulus temelli veya çıkar temelli veya etnisite, cinsiyet temelli bir toplum değildir. Bütün bunları aşan anlam ve mana yüklü bir ümmet durumuna işaret eder.” dedi.

 “MUHACİRLİKTEN MÜLTECİLİĞE SURİYE”

İkinci oturumda ise “Muhacirlikten Mülteciliğe Suriye” başlığı ele alındı. Oturum moderatörü Mesut Çaça, konuşmacılar ise Anadolu Platformu Suriye Koordinatörü Mahmut Kaçmazer ve Minberşam Derneği Başkanı Cemal Mustafa idi.

Programın öğleden sonraki bölümünde “21.YY’ın Güven Problemi ve Kültürel İktidar” başlığı ile ikinci oturum yapıldı. Oturumun moderatörlüğünü Abdullah Başyiğit yaparken, İbrahim Özmantar “Bireyin Güven Problemi”, Fehmi Karaaslan ise “Kültürel İktidar” başlıklı sunumlarını gerçekleştirdi.

Programın akşam bölümünde ise Ebuzer Nas moderatörlüğününde “15 Temmuz Ruhu ve Sorumluluklarımız” başlıklı forum gerçekleştirildi.

“Umut ve Kaygı Arasında Gelecek” başlığı ile yapılan programda sonuç bildirgesini Yemenli öğrenci İbrahim Ubeyt okudu. Okunan sonuç bildirgesinin ardından toplu fotoğraf çekimi ile program sona erdi.

5. BÖLGE KAMPI SONUÇ BİLDİRİSİ

İnanıyoruz ki kendisini ve dünyayı değiştirme iddiası olan herkes gençtir!

Geleceğin inşasında Anadolu irfanından beslenen gençlerin ne kadar önemli bir misyona sahip olduğunu kadim medeniyetimizde ve tarihimizde müşahede ettik. Yeniden bir gelecek ortaya çıkaracak çabalar, elbette ki bu kadim medeniyetin çocukları olan gençlerin eliyle olacaktır. Tevhid, adalet ve merhamet kavramlarına aşina olmuş, kim dendiğinde sağına ve soluna bakmadan “ben” diyen, geçmişte verilen mücadelelerin işaret ettiği ufukta ilerleyen, hayatın ve toplumun meselelerini derinliği ile kavrayarak tartışan bir gençlik tasavvurumuz var.

Şiddet çağımızın en acımasız gerçeğidir. Yaşadığımız süreçte şiddetin insanlığa adalet ve özgürlüğün aksine yıkım ve yok oluş getirdiğini görmekteyiz. Şiddetin hem negatif hem pozitif yansımaları ile mücadele ederek, emperyalist anlayışın yarım asırdır taşeronluğunu yapmak suretiyle, beşeriyete kan ve göz yaşından başka bir şey sunmayan silahlı her türlü girişimin karşısındayız. Bütün Peygamberlerin mücadelesi, beşeri insanileştirme ve medenileştirme mücadelesidir. Hiçbir peygamber vahşetten hareketle medeniyete götürecek bir sistem tasavvuru içerisinde olmamıştır. Bu nedenle, bizler şiddete başvurmaksızın insanlığa umut ve güven veren bir dünya sunma kaygısı içerisindeyiz.

Bireylerin güven problemi yaşadığı çağımızda toplumun güven içerisinde olması, bireyin güven içerisinde olmasını getirmemektedir. Güven duyabilmek, güven vermek, güven beslemek, prensiplerini kendi dünyamızda var edebildiğimiz taktirde, bütün insanlığa hakkaniyet ve adalet ışığında yön verebileceğimizin bilincindeyiz. Bu yüzden gittiğimiz her yerde eğitimi, adaleti, ticareti eşit tutup insanlara ufuk çizen devirleri yaşatmayı amaçlıyoruz.

Toplum insanların sayılarının matematiksel toplamından ibaret değildir. Anlam ve mana yüklü kolektif ruh taşıyan ümmet olma şuuru etrafında oluşan bireye de işaret eder. Toplumda taklitsiz bir ahlakın yerleşebilmesi için, insanların kendileri olması gerekmektedir.

İslam medeniyetinde son birkaç asırda meydana gelmiş durağanlıktan yükselişe geçerek, haysiyet ve hassasiyetlerimiz ile bugün boş kalan mekânları işgal etmek için değil inşa etmek için dolduruyoruz. 
 

VUSLAT GAZETESİ