Ankara saldırısı sonrası DAEŞ neden sessiz?

18 Ekim 2015

Ankara saldırısı sonrası DAEŞ neden sessiz?

Ankara’da 100’den fazla kişinin hayatını kaybettiği, 200’den fazla kişinin de yaralandığı saldırı sonrası okların çoğu DAİŞ’i gösteriyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu dün akşam katıldığı canlı yayında “piyonları tespit ettik” dedi. Peki ama Libya, Mısır, S.Arabistan ve Kuveyt’e kadar pek çok ülkedeki saldırılarını üstlenen DAEŞ, Ankara’daki saldırıyı neden üstlenmiyor. Uzmanlar stratejik bir karar olduğu görüşünde.

Ankara’da 100 kişinin hayatını kaybettiği, Türkiye tarihinin en kanlı saldırısının üzerinden yaklaşık bir hafta geçti. 10 Ekim’de Barış Mitingi için Ankara’da toplananlara yapılan iki intihar saldırısında hükümet Irak Şam İslam Devleti (DAEŞ) ile bağlantının sinyalini verirken, terör örgütü hala saldırıyı bir kez daha üstlenmiş değil. Bir kz daha diyoruz, çünkü 7 Haziran seçimleri öncesi Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Diyarbakır mitinginde patlayan bombayı koyduğu iddia edilen zanlının da, Suruç’ta intihar saldırısı gerçekleştiren kişinin de DAEŞ ile bağlantılı olduğu açıklanmıştı. Ancak bu iki eylemin ardından da DAEŞ’den saldırıları üstlenme açıklaması gelmedi.

ÇOK FARKLI NEDENLERİ OLABİLİR

Tunus’tan Yemen’e, Mısır’dan Bangladeş’e kadar pek çok ülkede sivillere veya askeri hedeflere yapılan saldırılara imzasını atan ve bunu kamuoyuna duyuran, saldırı videolarını yayınlayan veya açıklama yapan DAEŞ neden Türkiye’de yaptığı iddia edilen saldırıları üstlenmiyor? Analistler, güvenlik uzmanları ve örgütü yakından takip eden gazeteciler birbirinden farklı ihtimallere işaret ediyor.



POLİTİK YARARA GÖRE KARAR

Ankara saldırısının ardından acılı aileler kaybettikleri yakınlarını toprağa verdi.

Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House’da Ortadoğu Uzmanı olan Tim Eaton, DAEŞ’in Ortadoğu’da Libya’dan Mısır’a, Suudi Arabistan’dan Kuveyt’e kadar pek çok ülkedeki saldırılarını üstlendiğini söylüyor. Cihatçı örgütlerin ise genel anlamda politik yararına göre bazen eylemlerini üstlendiklerini bazen ise üstlenmediklerini ifade ediyor.



ÜSTLENMEMESİ STRATEJİK!

Türkiye özelinde ise DAEŞ’in eylemi üstlenmemesini, Eaton “Eğer Ankara saldırısını DAEŞ’in yaptığını varsayarsak, saldırıyı üstlenmemesini stratejik hususlarla açıklayabiliriz. Ankara saldırısında olduğu gibi öncelikle Kürt grupları hedef alması, Türkiye içindeki gerilimi kızıştırmak anlamına geliyor” diyor.

Eaton ortaya çıkan durumu şöyle özetliyor: “Kürt liderler devleti, Kürt vatandaşlarını koruyamamakla eleştirirken, hükümetin saldırıda suç ortağı olduğunu savunuyorlar. DAEŞ ise, Türkiye devleti ile PKK arasındaki çatışmayı körükleyerek, PKK’nın Suriye’de kendileriyle savaşan Kürtlerden çok Türkiye’deki eylemlere odaklanmasını ümit ediyor olabilir” diyor.



‘SÜRPRİZ DEĞİL’

Sorularımızı yanıtlayan bir başka isim ise TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler bölümünde akademisyen ve “DAEŞ ve Irak” kitabının yazarı Yrd. Doç. Dr. Nihat Ali Özcan.

Özcan, DAEŞ’in Türkiye içindeki saldırıları üstlenmemesini “Bunda sürpriz bir durum yok” diye değerlendiriyor. DAEŞ’in şu anda devleti hedef almak gibi bir amacı olmadığını düşünen Özcan, “temel niyetleri Suriye ile Irak’ta PKK ile devam eden mücadelesi bağlamında onlara cevap vermek” değerlendirmesini yapıyor.

Peki Ankara’da yapılan bir eylem devlete yönelik mesaj içermez mi? Özcan bu soruyu bir soruyla yanıtlıyor:”Bu tür bir işi yapabilme kapasitesi olan adam, bunu bir tren istasyonunda da bir devlet binasında da yapabilir. Neden özellikle burayı seçti? Türkiye’de eylem yapmak istediğinde niye orada yapsın? Alışveriş merkezinde, istasyonda yapar. Kendi kafasında kategorize ettiklerine yönelik yapıyor” diyor.

Bunun aynı zamanda bir “propaganda savaşı” olduğunu söyleyen Özcan, DAEŞ’in saldırıları üstlenmemesinin sonucunu şöyle açıklıyor: “Ne kadar gri alan olursa o kadar soru işareti, korku, endişe ve güvensizlik vardır. Bir resmi sözcü tarafından üstlenilmesini gerektiren bir şey yok.”

Bunun yanı sıra Özcan, “Günümüzün terör örgütlerinin yapılanması açısından DAEŞ’in merkezinin bilmesine bile gerek yok” değerlendirmesi yapıyor.


‘DAİŞ üstlenip niye Türkiye’yi üzerine çekmek istesin?’

Bu değerlendirmeye katılan bir başka uzman da Abdullah Ağar.

“DAEŞ ve Irak” isimli bir kitabın yazarı olan Abdullah Ağar, en son 2014 yılında Irak’tan ayrılmış eski bir subay. Ağar, DAEŞ’in bu eylemi neden üstlenmediği sorusuna, “Üstlenmemesi gerektiği için üstlenmiyor. Bunun altını çok fazla cümleyle doldurabiliriz. Bir bağımsız hücre veya bir klik, DAEŞ’in ana iradesinden bağımsız bir eylem yapmış olabilir. Bunlar afaki tabii. Her şey olabilir. Terör örgütleri bizim bildiğimiz ordu nizamıyla çalışan yapılar değil ki” diye yanıt veriyor.

Ağar ayrıca DAEŞ’in hem Suriye’de hem Irak’ta pek çok grupla, Rusya’yla ve ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin hava saldırılarıyla savaştığını hatırlatıyor.

Ağar bütün bunlar göz önüne alındığında Türkiye’deki bir saldırıyı açıktan üstelenmeyi tercih etmeyebileceğini belirterek “DAEŞ niye bunu ortaya döküp beyan edip Türkiye’yi üstüne çekmek istesin?” sorusunu soruyor.

DAEŞ’in genellikle yaptığı eylemleri üstlenen bir örgüt olduğunu vurgulayan Ağar, üstlenmemenin de örgüt açısından faydaları olabileceğine işaret ediyor: “Eylemleri üstlenmeyerek bir kaosa da sebebiyet verir. ‘Kim yaptı’ sorusu doğar? Kabul ettiği zaman iş kolaylaşıyor ama kabul etmediği zaman zorlaştırıyor.”

‘TÜRK-KÜRT KAN DAVASI ÇIKARMAK İSTİYOR’

Washington’daki Woodrow Wilson Merkezi adlı düşünce kuruluşunun Ortadoğu Programı Direktörü Prof. Henri Barkey de Voice of America’ya verdiği demeçte DAEŞ’in saldırıları üstlenmesini beklemediği görüşünü paylaşıyor bunu yapmanın onların “lehine olmayacağını” belirtiyor.

Barkey, “Herkes biliyor bunu DAEŞ’in yaptığını, ama açıklık getirmeyerek hem kendi mesajlarını vermiş oluyorlar hem de aynı zamanda istediklerine ulaşıyorlar. Burada yapmaya çalıştıkları şey, Türkiye’de Türk ve Kürt toplumunu birbirlerine düşürmeye çalışıyorlar. Bunda da başarılı oluyorlar” diyor.



Saldırının ardından DAEŞ sosyal medya hesapları ne diyor?

DAİŞ genellikle gerçekleştirdiği eylemleri sosyal medya aracılığıyla duyuruyor.

Fakat bunun yanında bu eylemi DAEŞ’den başka bir örgütün yapmış olabileceğini düşünenler de var. Suriye iç savaşının başından beri ülkede olan gazeteci Hediye Levent onlardan biri.

BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Levent, örgütün ne Arapça ne Türkçe sosyal medya hesaplarında Ankara saldırısıyla ilgili yoğun bir paylaşım ve yorum olmadığını belirtiyor.

Levent, “Örgütün Arapça sosyal medya hesaplarında Ankara’daki patlama ‘PKK’lılar ve ateistler öldü’ şeklinde verilmiş. Onu da YPG-PKK-Barış mitingine katılanlar arasında bağ kurarak aktarmışlar” diyor.

DAEŞ’in Türkiye’nin başkentinde yaptığı bir saldırıyı üstlenmesini beklediğini söyleyen Levent, “Bu eylemi DAEŞ’in yaptığını söylemek için hiçbir veri yok bence. Suriye ve Türkiye içinde çok sayıda küçük cihatçı oluşum var. Bunlar DAİŞ’e biatlı değil. Dolayısıyla henüz duyulmamış, El Kaide veya DAİŞ’e biat etmemiş yeni oluşumlar da söz konusu olabilir” yorumunu yapıyor.

Levent bunun yanında saldırıyı gerçekleştiren intihar bombacılarının hatta planlayıcılarının DAİŞ içinde savaşıp ayrılmış olabileceğini ancak bunun da faillerin örgüt hiyerarşisine dahil oldukları anlamına gelmeyeceğini vurguluyor.

Türkiye Suruç’taki saldırının ardından ABD öncülüğündeki DAEŞ karşıtı uluslararası koalisyona daha aktif şekilde katılmış ve hava saldırıları düzenlemeye başlamıştı.

Ayrıca Ağustos ayının başında ABD ile varılan anlaşma sonucunda İncirlik Hava Üssü, DAEŞ hedeflerini vuracak Amerikan uçaklarına açılmıştı.

Ağustos ayının ortasında internetten yayınladığı Türkçe bir videoda DAEŞ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ABD ile işbirliği yapmakla suçlamış ve Türkiye hükümetin politikalarına karşı ayaklanma çağrıları yapılmıştı.

Anahtar Kelimeler:
, , , , ,