Tarihe Kazınan Kimyasal Saldırılar

05 Ekim 2018

Belçika‘dan Vietnam‘a, Irak‘tan Japonya’ya kadar dünyanın birçok ülkesindeki benzer saldırılarda binlerce insan hayatını kaybederken, on binlerce insan ise yaralandı.

Suriye‘de yaşanan iç savaş şiddetini arttırarak devam ederken, Esed yönetiminin başkent Şam’da kimyasal silah kullandığı iddia ediliyor. Esed güçlerinin Şam’ın Doğu Guta bölgesine düzenlediği ve kimyasal silahların kullanıldığı saldırıda 635 kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor. Kimyasal Silah Uzmanı Ake Sellstrom başkanlığındaki BM heyeti, daha önce kimsayal silah kullanımı iddialarını araştırmak için Suriye’de olduğu sırada bu sabaha karşı kimyasal silah kullanılması dikkati çekti.

Modern anlamda ilk gelişmiş kimyasal silahlar I. Dünya Savaşı’nda kullanıldı. Almanya 1915 yılında Ypres muarebesi olarak bilinen çatışmalarda öldürücü nitelikteki sarı ve yeşil renkli klorin gazını savaş meydanına salmıştı. Gaz, yüzlerce Fransız askerinin akciğerlerinde derin tahribat sonrası ölümüne yol açmıştı ancak zamanla yaygınlaşan kimyasal gaz yöntemi I. Dünya Savaşı’nda yaklaşık 100 bin kişinin ölüme sebep oldu.

II. Dünya Savaşı da kimyasal silahların yoğu şekilde kullanıldığı çatışmlara sahne oldu. Savaşta “Napalm” denilen yapışkan ve benzine benzeyen madde kullanıldı. Harvard Üniversitesi Profesörü Louis Fieser ve ekibi tarafından geliştirilen bu madde, kurbanların derilerini eritebilecek etkiye sahip. ABD‘nin Napalm’in kullanıldığı bombayı 1943 yılında Tokyo’ya fırlatmasıyla yaklaşık 100 bin kişi hayatını kaybetti. Nagazaki’ye düzenlenen atom bombası saldırısından daha büyük etkileri olan bu kimyasal silah daha sonra Vietnam Savaşı’nda da kullanıldı.

ETKİSİ YILLARCA DEVAM EDİYOR

1940’ta bitkiler için geliştirilen ve yaprak dökücü olarak tasarlanan “Agent Orange” adlı kimyasal madde ise ABD ordusu tarafından 1967 yılında Vietnam Savaşı’nda insanlara karşı kullanıldı. “Agent Orange” içerdiği dioksin maddesiyle insan vücunda 10 yıl boyunca kalabiliyor. Savaştan yarım yüzyıl geçmesine karşın kurbanlar hala bu maddenin sebep olduğu hastalıklarla mücadele ediyor. Birçok kanser, parkinson ve bebek ölümlerinin sebebinin savaşta kullanılan bu madde olduğu iddia ediliyor.

1983’deki İran-Irak savaşında kullanılan “sarin gazı” da az bir miktarı ile insanları dakikalar içinde öldürülebiliyordu. Alman kimyager Gerhad Schrader tarafından 1938 yılında bulunan sinir sistemine kısa sürede nüfuz ederek felç meydana getiriyor.

Sarin gazı dönemin Saddam Hüseyin yönetimi tarafından 1988 yılında düzenlenen Halepçe katliamında da kullanılmış, 5 binden fazla insan ölmüş, yaklaşık 7 bin kişi yaralanmıştı. Kuzey Irak’taki Kürtlere 1991 yılında BM tarafından kimyasal silah kategorisine alınan bu gaz, daha sonra 1995 yılında Tokyo metrosuna düzenlenen terör saldırısında kullanılmıştı. Saldırıda 12 kişi ölmüş yüzlerce kişi yaralanmıştı.

SURİYE’DE KİMYASAL SALDIRILARA ÇİZİLEMEYEN ‘KIRMIZI ÇİZGİ’

Esed rejimi tarafından dün İdlib’de gerçekleştirilen kimyasal katliamı 2013 Ağustos’unda Doğu Guta’da yaşananları hatırlattı. Obama, 2013’te yaşanan saldırıyı “aşılmaması gereken kırmızı çizgi” olarak niteleyerek Esed’den ‘kimyasal silahları teslim etme sözü’ almıştı. Çoğu çocuk 100’den fazla insanın öldüğü rejimin dünki saldırısı ‘aşılmayacak kırmızı çizgilerin’ sorgulanması gerektiğini hatırlattı.

Esed 21 Ağustos 2013 günü kendi halkına karşı kimyasal silahlar kullanırken, dünya olanları dehşetle izledi. ABD tarafından hazırlanan bir raporunun tahmini verilerine göre, saldırıda 426’sı çocuk 1.429 kişi can verdi. Herkes, gerçek suçlunun Esed ve müttefiklerinin olduğundan şüphe etmedi.

SÖZDE ‘KIRMIZI ÇİZGİ’

Saldırı sonrasında ABD Başkanı Barack Obama, Esed rejiminin kimyasal silah kullanmasını“aşılmaması gereken kırmızı çizgi” olarak gördüklerini söylemiş ve askerî müdahale tehdidinde bulunmuştu. Fakat araya Rusya‘nın girmesi sonucunda Obama “kırmızı çizgi”yi kendisinin değil uluslararası toplumun belirlediğini söyleyerek askerî müdahale tehditlerini rafa kaldırmıştı. Amerikan-Rus mutabakatı, Suriye’deki savaşı yeni bir düzleme iterken uluslararası toplum katliama çaresizce baka kalmakla yetindi.

“KİMYASAL SİLAHLAR DEVREDİLECEKTİ”

ABD’den saldırı sonrası şu açıklama yapılmıştı: “Amerika Birleşik Devletleri hükümeti çok emin bir şekilde Suriye hükümetinin 21 Ağustos 2013’te Şam’ın banliyölerinde bir kimyasal silah saldırısında bulunduğu görüşündedir. Ayrıca, saldırıda rejimin bir sinir gazı kullandığı görüşündeyiz. Bu değerlendirmeler çeşitli kaynaklardan gelmekte olup, beşerî istihbarat, teknik istihbarat ve jeo-uzamsal istihbarata ek olarak ciddi miktardaki açık kaynaklardan elde edilen haberlere de dayanmaktadır. Gizli nitelikteki değerlendirmelerimiz ABD Kongresi ve önemli uluslararası ortaklarımızla paylaşılmıştır. Bilgi kaynaklarını ve elde etme yöntemlerini korumak nedeniyle elimizdeki tüm istihbarat bilgilerini kamuya açıklayamıyoruz, ….”
21 Ağustos 2013’te yaşanan kimyasal saldırı sonrası uluslararası kuruluşlar ve dünya liderleri, Suriye’de Esed’in kimyasal silah kullanarak saldırmasına büyük tepki gösterdi, “Kırmızı çizgi aşıldı.” denildi ve “savaş suçu” işlendiği herkesçe kabul edildi. Ancak tüm bunlara rağmen, Suriye’de kanın durması için somut bir adım atılamadı.

4 YIL SONRA YENİDEN

Ve tarihler 4 Nisan 2017’yi gösterdiğinde Esed rejimi bu kez İdlib’in güney kırsalında yeralan Han Şeyhun ilçesinin kuzey mahallesini Sohoy uçakları zehirli gaz taşıyan roketlerle hedef aldı. Bölgede yaralıları tedavi edecek yeterli sayıda hastane olmadığı için, kritik durumdaki yaralılar ambulanslarla Türkiye’ye taşınıyor. Ölü sayısı 100’ü geçti. Çoğu çocuk 500 sivil de gazdan zehirlendi. Yaşanan son kimyasal saldırı, ABD’nin Rusya desteği ile Esed’den aldığı ‘kimyasal silahların teslim etme’ sözünün yerine getirilmediği meselesini akla getiriyor. 

OBAMA YÖNETİMİNİN ZAYIFLIĞI

Beyaz Saray Sözcüsü Sean Spicer, Suriye’deki kimyasal silahlarla düzenlenen saldırıyı kınadı. Spicer, bu saldırının “Kabul edilemez” olduğunu belirterek “Bu menfur saldırı gözardı edilemez” ifadesini kullandı. Spicer, Suriye’deki bu “hain eylemlerin”, Obama yönetiminin zayıflığının bir sonucu olduğunu ve şu aşamada “Suriye’de rejim değişikliğinin bir seçenek olmadığını” söyledi.

RUSYA ABD’NİN SUÇLAMALARINI REDDEDİYOR

ABD saldırının Rus destekli olduğunu savunuyor. Rusya Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Rusya Hava Kuvvetlerine ait uçaklar, İdlib’e bağlı Han Şeyhun bölgesinde herhangi bir bombardıman gerçekleştirmemiştir” ifadeleri ile suçlamaları reddediyor. Beşar Esed’in kendi halkını öldürmesi, 31 sene önce Hama şehrini yerle bir eden babasının ayak izlerini takip etmekten başka bir şey değil. Hafız Esed, bütün gazabıyla askeri birliklerini bütün şehrin üstüne saldı ve kendi halkından 20 bin kişiyi öldürüp şehri de yerle yeksan etti.
 

VUSLAT GAZETESİ