Üç Büyük Davada Kilit İsimdi

30 Mayıs 2017

Zirve Yayınevi cinayeti” davası ile Ergenekon davasını birleştirmek amacıyla açılan soruşturma ile helikopter kazasında hayatını kaybeden Büyük Birlik Partisi (BBP) Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu‘nun ve yanındakilerin ölümüne ilişkin soruşturmaya bakan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından meslekten ihraç edilen savcı Şeref Gürkan hakkında, “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak” gibi suçlardan 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ile 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. 

Soruşturma sonucu hazırlanan ve mahkemeye gönderilen 110 sayfalık iddianamede, FETÖ’nün yapılanması ve eylemleri ile yargı yapılanmasına yer verildi.

İddianamede, son görevi Küçükçekmece Cumhuriyet savcısı olan şüpheli Şeref Gürkan’ın, Malatya’da görev yaptığı dönemde, 18 Temmuz 2007 tarihinde meydana gelen Zirve Yayınevi cinayeti davasını Ergenekon davası ile ilişkilendirmek amacıyla soruşturma açtığı, açık ve gizli tanıklar üreterek yasa dışı vaatlerle temin ettiği tanıklardan aldığı ifadeleri ve soruşturma evraklarını, Zirve Yayınevi cinayeti dosyasına gönderdiği ve yargılamayı etkilemeye çalıştığı belirtildi.

HUKUKA AYKIRI İŞLEMLER 

Şüpheli Gürkan’ın, söz konusu soruşturmada yalancı tanık yapılan ve “uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma” suçundan hakkında dava açılan Y.A’yı cezadan kurtarmak amacıyla cezaevindeki bir başka kişiden “Y.A’ın bahçesine ekilen Hint kenevirlerinin dönemin Malatya İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Jandarma Binbaşı H.Y. tarafından ektirildiğini” beyan etmesini sağladığı, böylece Binbaşı H.Y. hakkında yalan beyanlarla birçok suç isnat ettirdiği vurgulanan iddianamede, yine şüpheliler aleyhinde delil elde edebilmek amacıyla Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesince 29 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan Veysel Şahin adlı yalancı tanığı ayarladığı ve bu kişinin kendi kurguladığı şekilde ifade vermesini sağladığı, Şahin’in cezaevinden mektup yazarak Ergenekon’un doğu kanadı hakkında bilgi vereceğini beyan ettiği anlatıldı. 
İddianamede, şüpheli Gürkan’ın, 2008 yılında savcı Zekeriya Öz’e ifade veren Şahin’in, Malatya İl Jandarma Komutanlığında görevli bir kısım askeri personelin illegal bir oluşum içerisinde olduğunu ve Zirve Yayınevi cinayeti ile irtibatlı olduğunu beyan etmesini sağladığı, bu beyanı karşısında Şahin’in tahliyesini sağladığı kaydedildi.
İddianamede, Veysel Şahin’in kurgulanmış ifadeleri doğrultusunda, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan 32 sayfalık raporda, Malatya İl Jandarma Komutanlığında görevli bazı askeri personelin Zirve Yayınevi cinayeti ve Ergenekon Terör Örgütü ile irtibatlı olduğunun belirtildiği, bu suretle şüphelilere kurulacak kumpas için gerekli altyapının hazırlanmasını sağladığı belirtildi.

BEGÜM KARTAL’IN KATİLİ KORUNDU MU?

Şüpheli Gürkan’ın, “Silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan tutuklanan Malatya İl Jandarma Komutanlığında görevli bir kısım askeri personelin Zirve Yayınevi cinayeti ile bağlantılarını güçlendirmek ve anılan şüpheliler aleyhinde delil elde edebilmek maksadıyla “Kod Adıyaman” isimli gizli tanığı ayarladığı ve bu kişinin kendi kurguladığı şekilde ifade vermesini sağladığı belirtilen iddianamede, 2005 yılında üniversite öğrencisi Begüm Kartal’ın öldürülmesi olayına karıştığı gerekçesiyle mahkumiyetine karar verilen ve tüm aramalara rağmen kendisine ulaşılamaması sebebiyle hakkında yakalama emri düzenlenen “Kod Adıyaman” adlı gizli tanığın da “şüphelilerin İnönü Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’na suikast düzenleyeceği yönünde” yalancı tanıklık yapmasını sağladığı ve bu nedenle ”Kod Adıyaman”ın iki yıl boyunca yakalanmamasını sağladığı kaydedildi.

YAZICIOĞLU SORUŞTURMASINDA USULSÜZLÜK

İddianamede, şüphelinin Malatya Özel Yetkili Savcısı olarak görev yaptığı dönemde de BBP Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nu ve yanındakileri taşıyan helikopterin düşmesi olayına ilişkin soruşturmada, “paralel yapı”nın direktifleri doğrultusunda Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevinde olan şikayetçi N.D’nin şüpheli yapıldığı ve hukuka aykırı olarak dinlenildiği vurgulanarak, paralel yapıdan gelen emir ve direktifler doğrultusunda şikayetçi ve ailesinin telefonları ile konut ve iş yerlerinde haksız ve hukuka aykırı şekilde teknik araçlarla ortam dinlemesi yaparak elde ettikleri bilgileri kullanarak şikayetçi ve ailesine mesaj ve e-posta gönderilerek, şikayetçinin baskı altına alınmasına çalıştıkları iddiasıyla açılan soruşturmanın devam ettiği kaydedildi. 

Şeref Gürkan iddianamesinde, şüphelinin, konumu ve örgüt adına gerçekleştirdiği eylemler ile anılan örgütün adeta “silah” olarak kullandığı yargı yapılanmasının en mahrem sınıfı olan özel yetkili Cumhuriyet savcısı olarak yerleştirildiğine işaret edilerek, ”anayasayı ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs”, ”TBMM’yi ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlarından 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15’er yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.

Başsavcılıkça onaylanarak İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianame, kabul edildi. Şüpheli, gelecek günlerde hakim karşısına çıkacak.
 

AA